Değerli dostlarım, bu yazıyı yazmaya uzun zamandır hazırlanıyordum ve sanırım doğru zaman şimdi geldi de geçti. Aslında en doğru zaman herkesin aklında tarihi an olarak kalacak 1. Türkiye Ulusal Kümes Hayvanları Sergisi’nin ardındandı. Yetiştiricilik sezonunun bu şekilde kapanması tüm yetiştiricilik toplulukları için en iyi reklam ve aynı zamanda yetiştiricilerin verdikleri çabaların sonuçlarının kıyaslanmaları için en iyi alandır. İlk ulusal serginiz hem işinizin karşılığında güzel bir ödül, hem de federasyonunuzun yetiştiricilik, organizasyon ve yöneticilik faaliyetlerinin harika sonucu olmuştur. Bu sergi ayrıca Avrupa Federasyonu’na (Entente Europeenne) üye olma yolunuzda bir adım daha atmanızı sağladı. Bu tarihi ana eşlik edebilmem benim için gurur kaynağıdır. Ortak çalışmalarımıza 2016 yılında İsviçre’de Sayın federasyon başkanı Ömer Kılıçoğlu, Sayın genel sekreter Mehmet Ali Koç ve dostum Turan Ocaktürk ile tanıştığımız kümes hayvanları yetiştiricileri seminerinde temel atılmıştır. Henüz ilk tanıştığımız zaman çok iyi anlaşacağımız belliydi. İletişimimizi Belçika’daki Afflingene şehrinde gerçekleştirilen sergide geliştirdik ve o zaman İstanbul’da Aramada Oteli’nde Ocak 2017’de gerçekleştirilmiş ilk seminerin planını yapmıştık. Bu otelde ilk ulusal sergi zamanında konaklandığımız için bence bu otel hepimiz için tarihi bir yerdir.
Değerli dostlarım, inanın ki ilk defa seminerinize davet edildiğimde duygularım çok karışıktı. Çünkü bilmediğim bir ülkeye, bilmediğim bir kültüre gitmem gerekiyordu ve ne yazık ki medyanın yayınladığı haberler de çoğunlukla olumsuzdu. Ama Ömer ve Turan Beyin konuşmalarından ülkenize yetiştiricilikle ilgili bilgileri getirmeye dair müthiş bir tutku sezdim. Bu yüzden hiçbir zaman korkmadım ve atalarımızın sözlerini hatırladım. Atalarımız ve aynı zamanda öğretmenlerimiz diyor ki bilgileri ve deneyimlerini diğer insanlarla paylaş. Zamanında bana da yardım edenler oldu, o nedenle şimdi ben de yardım etmeye çalışıyorum.

Beni endişelendiren bir durum daha vardı, o da dil sorunuydu. Önce seminerlerin Almanca olacağına anlaşmıştık. Ancak bu durumda bile birinin Türkçe’ye çeviri yapması gerekiyordu. Böylece iki defa çeviri yapılmış olacaktı, dolayısıyla bilgilerin yanlış ya da eksik aktarılmasının olasılığı da daha yüksek olacaktı. Ben de size mümkün olduğunca doğru bilgi sunmak istedim. Sonra aklıma bir fikir geldi ve İstanbul’da yaşayan Slovak birini aramaya başladım. Bu vesileyle Eva (Köseoğlu) Hanım ile tanıştık. Tanışmamızın büyük bir şans ve birlikte çalışma kararının iyi bir seçim olduğuna dair hepimizin hemfikir olduğunu düşünüyorum. Bu daha ilk seminerin hazırlık aşamasında belli olmaya başladı. Eva Hanım da benim güzel ülkemde doğdu ve babaannesi ve dedesi vesilesiyle kümes hayvanları ile çocukluğunda tanışmıştı.
İlk seminer hazırlıkları ve Turan Bey ile yaptığımız konuşmalar ilk seminere duyulan ilginin büyük olduğunu gösteriyordu. Ama samimi olmam gerekiyorsa o kadar yüksek katılımı beklemiyordum. Aranızdan yüzden fazla kişinin katıldığı ilk seminer bende derin izleri bıraktı. Önce beni milliyetinize ve seminerin başında söylediğiniz milli marşınıza duyduğunuz saygı etkiledi. Ülkemde de milli marşımıza ve ülkemize saygı duyuluyor, ama 100 erkeğin milli marşı tutkulu bir şekilde söylemesi gerçekten nefesimi kesti. O zamanlar milli marşınızın sözlerini bilmeme rağmen sizde uyandırdığı duygular net bir şekilde hissediliyordu. Aynı zamanda federasyon başkanının duygulandığından konuşamadığını hatırlıyorum. Hoşuma giden başka bir şey ise beni dikkat ve disiplinle dinlemenizdi. Gözlerinizden yeni bir şey öğrenme isteğiniz okunuyordu. Bazılarınızla çeviriye gerek duymadan Rusça ya da Almanca sohbet edebildiğimize de çok sevindim. Bu seminer esnasında ülkenizdeki yetiştiriciliğin yönü farklı olduğunu, hayvanların güzelliğini içgüdülerinize dayanarak değerlendirdiğinizi ve bunun için genelde geleneksel “maşallah” ifadesini kullandığınızı fark ettim. Aynı zamanda çoğunuzun yetiştiriciliği profesyonel olarak ayrıntılara odaklanarak yapmaya, dolayısıyla puanlamaya ve sergilere de ilgi duyduğunu sezdim. Bu fark ediliş bana güç veriyordu. İlk baştan beri ilgi alanlarınıza göre seminer içeriğini yönlendirebilmek ya da özellikle bazı konulara ya da terimlere ağırlık verebilmek benim için çok güzeldi. Tarafınızdan gelen sorular öğrendiklerinizi derinleştiriyordu. Anlattığım ve kendim ülkemdeki yetiştiriciler için doğal olan bazı bilgilerin, puanlama yaklaşımlarının ya da hayvana bakış açılarının sizin için yepyeni olduğunun farkındayım. Ama ülkemde ve Avrupa’nın birçok ülkesinde yetiştiriciliğin kökleri 100 seneden eskidir. Bu yüzden genç yetiştiricilerin yetiştirilmesi de anne, baba, büyük anne ve dede tarafından çocuklara aktarılan gelenek haline gelmiştir. Sizden gelen her soru neşeme neşe kattı. Günde birkaç sunum yapmak çok yorucu olsa bile ilginiz enerji kaynağım oldu.

Federasyon yönetimi ile Nisan 2017’de Silivri’de Yıldırım kardeşlerinin çiftliğinde ve Mayıs 2017’de Macaristan’da Eger şehrinde EE genel kurulunda yaptığımız görüşmelerde sergi kuralları hakkında konuştuk. Ayrıca çeviriler için telif hakları dile getirildi. Çok şükür anlaşmaya vardık ve Çek Yetiştiriciler Derneği’nin standartlar kitabının çevrilmesi için izin verildiğine dair bir sözleşme hazırlandı bile.
Ankara’da Sayın Emin Gökgöz’ün organize ettiği ikinci seminerde tanıdık yüzleri ve beraberinde getirdiğiniz öğrenme isteği tanık olmama çok sevindim. Beni yine büyük disiplinle ve çok dikkatli dinlediğinizi gördüm. Ayrıca doğru bir şekilde sorduğunuz doğru sorularınız da beni sevindirdi. Sayın Özcan Çetin’in Afyonkarahisar’da organize ettiği üçüncü seminer daha çok pratiğe yönelikti ve bence bu çok faydalıydı. Bu noktada kendinizi bu işe tamamen verdiğinizden yeniden emin oldum. Aranızda çok iyi yetiştirici ve gelecek hakem olarak gördüğüm insanlar hakkındaki düşüncelerim pekişti. Grup çalışmanız çok başarılı oldu. Irk için gerekli sezilerinizin geliştiğini ve standarttan kaynaklanan eksiklerin farkında olduğunuzu görebiliyordum. Pratik kısmını aranızdan birine hayvanın puanlamasını yaptırmak sizin için beklenmedik ve zor görünebilirdi, ama bu sınavın özgüveniniz için önemli olduğunu biliyordum. %99 herkesin önünde kimin puanlama yapmaya cesaret edeceğini tahmin edebiliyordum. Cesaretini toplayıp herkesin önünde puanlama yapan tüm arkadaşlarımız ilgili ırkları bildiklerini gösterdiler. Dostumuz Emrah Bilgi, Sayın Sonya Carter, dostumuz Hasan Sağlam ve Gencay Aydın hayvanların sahip oldukları tüm güçlü yanları ve kusurlarını tespit ettiler. O anda gerçekten sizlerle çok gurur duydum. Ancak yine de puanlama esnasında empati ön planda olup hayvana düşük puan vermekten, daha düşük sınıfa koymaktan ya da elemekten kaçındığınızı hissedebildim. Değerli dostlarım, puanlama esnasında “kabul edilmeyen kusurları” tespit ettiğiniz zaman empati hiçbir zaman standarttan talep ettiğimiz kriterlerin önüne geçemez. Bu hatalar genelde kalıtsal olup bir sonraki kuşağa geçirilir.
Bu hataları göz ardı etmek ve bu hatalara sahip olan hayvanları üretime sokmakla sadece ırkın bozulmasına sebep oluruz. Yolumuzdan şaşmamamız gerek. Her seminer teori, tek ve grup olarak yapılan puanlama uygulama kısmından oluşacaktır. Bazı konulara geri dönüp onları tekrar edeceğim. Bizim işimizde Avrupa standardına, dolayısıyla Avrupa puanlama sistemine ağırlık verilir. Aranızda çok iyi yetiştiricilerin ve gelecekte hakem olacak kişileri gördüğümü tekrar etmek isterim. Doğal olarak hepiniz ilk ya da ikinci denemede hakem olamayacak, ama bu geleneksel olarak yetiştiriciliğin gelişmiş olduğu ülkelerde de çok normal bir durumdur.
Şimdi sergiye geri dönelim. Bu tarihi serginin hazırlık aşamasının sizin için yeni deneyimlerle dolu olduğundan eminim. Bu süreç organizasyonu üstlenenler ve aileleri için büyük fedakarlıklar doluydu. Liderlerinizin adanmışlığı ve aranızdan hayvanlarını getirenlerin cesareti sayesinde serginin seviyesinin çok yüksek olduğunu söyleyebilirim. Sergi her zaman teknik/maddi ve uzmanlık kısımlarından oluşur. Uzmanlık kısmı başvurular ve başvuruların değerlendirilmesiyle ilgili olur. Bu açından Sayın Turan Ocaktürk ve Sayın Emrah Bilgi’ye teşekkür etmek isterim. İkisi de paylaşımlarında diğer başvuranları sürekli yönlendiriyorlardı. Diğer ve en önemli husus ise kataloğun hazırlanmasıydı. Serginin hazırlık aşamasında dostum Turan Ocaktürk ile sürekli iletişim halindeydim. Eminim ki kendisi de başvurular için son tarih, kataloğun hazırlanması ve diğer konularla ilgili soruları defalarca sorduğumu teyit edebilir. Konuşmalarınız çoğu kere gece saatlerinde ikimizin çok yorgun olduğu zamanlarda oluyordu. Ancak ikimiz de serginin kaliteli olmasını ve en iyi şekilde gerçekleşmesini istedik. Serginin teknik ve finans bölümünden federasyonun diğer üyeleri sorumluydu. Sponsorların ve holün bulması, veterinerlik denetimin sağlanması, reklam, masalar, kafesler, yem kapları, tanıtım broşürleri ve diğer malzemelerin sağlanması, hakemler için konaklanmanın ve servisin ayarlanması, puanlama için asistanların ve tercümanların bulunması da uzun iş listesinin bir parçasıydı. Herkes elinden geleni yapıyordu. Yetiştiriciler hayvanlarını sergiden uzun bir süre önce hazırlamaya başladılar, herkes serginin kaliteli olması için çabalıyordu.
Değerli dostlarım, öyle de oldu!!!
Yetiştiriciler için sergi adeta bir bayram gibiydi. Salı günü sergi alanına girdiğimizde holün ülkenize ve milliyetinize saygı göstererek süslendiğini gördük. Yerel derneklerin bayraklarını da gördük. Arkadaşlarımızın kafesleri canla başla monte ettiklerini gördük. Herkesin yüzünden gülümseme eksik olmuyordu, müzik çalıyordu ve mola esnasında dans edenler de oldu. Bir kafesi birleştiren, su getiren, çay hazırlayan herkes, çorbada tuzu olan herkesi takdir ediyorum. Federasyon başkanı, genel sekreter, yerel derneklerin başkanları ve sıradan üyeler hep beraber çalıştılar. İnanılmaz bir şeye şahit olduk. İşte o anda ben de “maşallah” dedim. O anda dostunuz olduğumdan gurur duydum. Hayvanlar sergiye kabul edilirken tek tek veteriner hanım ve “doktor” lakabı ile tanınan dostumuz ve aynı zamanda asistan tarafından kontrol edilerek çok yüksek kalitede gerçekleşiyordu! Puanlamadan bir gün önce hakemler ve puanlamayı not edecek asistanlar toplantı yaptılar. Bu esnada herkes puanlamada kullanılacak belgeler, formlar ve ödül kriterleri aldı. İlk sergi olduğu için federasyonun şartların ve ödül kriterlerinin hafifletilmesine dair verdiği karar motive edici ve doğruydu. Hayvanlar ebatları uygun olan kafeslere yerleştirildiler. Hayvanların puanlanması sakin bir atmosferde gerçekleşti. Puanlama esnasında hakemler ve asistanların dışında hayvanların yanında kimse bulunmuyordu. Hole kusursuz bir disiplin hakimdi. Puanlama tüm hakemler için zevkliydi. İlk sergide kataloğun hazırlanması için bir gün boşluk bırakmak çok iyi fikirdi. Katalog sıradaki sergide giderilecek ufak eksikler hariç oldukça kaliteli olmuştu. Önemli olan kataloğun sergi açılışında hazır olmasıydı. Sergiye gelen her akıllı ziyaretçi katalog satın alır. Katalog yetiştiricinin yıl boyunca kullanacağı bir kaynaktır. Bu kaynaktan kimi hangi ırkı sergilediğini, puanları, ödülleri, yetiştiricilerin iletişim bilgileri gibi önemli bilgiler yer almaktadır. Genelde kataloglarda satış fiyatları da bulunuyordur.
Değerli dostlarım, çoğunuz için bu serginin katıldığınız ya da ziyaret ettiğiniz ilk sergi olduğunu biliyorum. Bazılarınız çıkan sonuçtan korksa bile cesaretiniz ağır bastı. Ve çok da iyi oldu! Bizde buna ateşle vaftiz etmek denir. Ulusal sergiye katılmak onurdur! Ülkemde 20 küsur senedir yetiştirici olmalarına rağmen ulusal sergiye hiç katılmamış yetiştiriciler vardır. Kimi ise katılmaya cesaret edememiş, kimi ise rekabetten korkmuştur. O nedenle bu sergiye katılan herkese saygı duyarım. Türkiye’deki yetiştiricilik tarihinin bir parçası oldunuz ve bu asla değişmeyecektir. İsminizi katalogdan kimse silemez.
Neredeyse tüm hayvanlar sergiye iyi hazırlandı. Hayvanların çoğunun fiziksel durumu çok iyiydi. Kimin hayvanı yüksek puan aldı, kiminki ise düşük puan aldı. Ama bu sizi güçlendirebilir ve motive edebilir. Asla ve asla pes etmeyin. Ağaç ne Folluk 9 kadar güçlü rüzgara dirense o kadar çok güçlenir. Puanlamamız çok katıydı ve Avrupa Federasyonunun Kümes Hayvanları Bölümü Başkanı ve serginin başhakemi Dr. Andy Verelest’in serginin başında söylediği gibi tüm dostlarımıza doğru yolu göstermemiz gerekiyordu. Değerli dostlarım, aranızda ödül kazananları içtenlikle tebrik ederim. Ancak aynı zamanda ödülün getirdiği sevinçten çalışmayı unutmayın. Ödül kazanamayanlara da puan kartından sıradaki sergiler için ders almalarını dilerim. Puan kartlarını saklayın ve onlardan ders alın. Hatalardan kaçının ve tavsiyelere odaklanın. Bu sergi bana sıradaki seminerlerde hangi ırklara ve konulara ağırlık vermemiz gerektiğini gösterdi. Bazı ırkların ülkenizde fazla yetiştirilmemesi de sorun olabilir. Bu yüzden bazen kalitesi belli olmayan kaynaklara başvurmanız gerektiğinin ve diğer yetiştiricilerle kalite kıyaslamasını yapamadığınızın farkındayım. Biz hakem olduğumuz için söz konusu ırklarla sıklıkla karşılaşıyoruz ve ırkın kalitesinin değerlendirebiliyoruz. Başvurulara ve başvuru formlarının doldurulmasın daha fazla dikkat edilmeli. Hatta koleksiyonların oluşturulmasına daha fazla ağırlık vermeniz gerek. Sergide şartlara uygun olan, ancak doğru bir şekilde sıralanmamış hayvanlar vardı. Irkların ve renk varyasyonlarının isimlerinde de bazı anlaşmazlıklar vardı. Irk ve renk varyasyonlarının isimlerinin Avrupa (EE) ismi ile birlikte Türkçe ismi ile yazılmasının daha elverişli olacağını düşünüyorum. Bu hususu federasyonunuzla çözeceğiz. İngilizce isimler maalesef yanıltıcı olabilir. Diğer tavsiyem de EE tarafından kabul görmüş ırk ve renk varyasyonlarının listesinin bilinmesidir, çünkü bunların dışındakiler puanlanamaz.
Değerli dostlarım, hakem arkadaşlarım ve ben sizlerle sergi esnasında uzun uzun konuştuk. Puanlama her zaman standardın kafesteki hayvanın karşılaştırılmasından ibarettir. Ayrıntılar çok önemlidir. Hiçbir hakem 0 puan vermek istemez. Ancak hayvana 0 puan vermeyi gerektiren bir durum varsa ve bu kusur kalıtsal ise hakem 0 puan vermek zorundadır. Sıfır puanın ilk sebebi eleme hatası, ikincisi ise kalıtsal bir kusurun üretime zarar vermesidir. Tercümanla birlikte puanlamanın yapılması her zaman risklidir ve çevirideki nüanslar bile puanlamada yanlış anlaşılmalar yol açabilir. Gelecekte bu tür sorunların oluşmasını engellemeye çalışacağız.
Genel olarak serginin çok kaliteli ve Avrupa standardına uygun olduğunu söyleyebilirim. Sizi sevmeyen ve başarılı olmanızdan rahatsız olan insanların motivasyonunuzu bozmalarına izin vermeyin. Ancak sergilere katıldığınızda kendinizi geliştirirsiniz. Ancak sergilere katılmanız rekabetten korkmadığınızı kanıtlayacaktır. Birçoğunuz Avrupa ödülleri için yarışabilir. Olimpiyatlarda sıkça tekrar edilen sözü unutmamak gerekir: Kazanmak değil, katılmak önemlidir. Sergilerin gelenek haline dönüşeceğine inanıyorum. Yerel sergiler ve onların sonunda ulusal serginin organize edilmesi çok önemlidir ki ulusal sergi her yetiştirici için kutsal olup sezonun zirve noktasıdır.
Değerli arkadaşlar bu vesile ile sergi katılan herkese teşekkür ediyorum. Tüm hakemlerin adına disiplininiz için size teşekkür ederim. Federasyon başkanı, Sayın Ömer Kılıç’a ve Sayın Turan Ocaktürk’e sergi dışında bizimle geçirdiği zaman için teşekkür ederim. Açılış ve ödül töreni bizde derin bir etki bıraktı. Birbirinizi samimi olarak tebrik etmeniz ve birbirinize sarılmanız gözlerimizden yaşların damlamasına sebep olan en güzel ve en tatmin edici anlardı. Eşsiz bir deneyim için hepinize teşekkür ederim dostlarım. İnşallah ortak çalışmalarımız meyve verecek ki ben buna zaten inanıyorum. Sizlerle gurur duyuyorum ve sizleri seviyorum.
Dostunuz Peter Žuffa
(Folluk Dergisi Nisan 2018 2. sayı sf. 6-7-8-9)