Merhaba; ben Emrah Bilgi 1987 Afyonkarahisar doğumluyum. 15 yıldır Manisa’da ikamet ediyorum. Çocukluk yıllarım mahallelerdeki hayvanları eve kaçak getirip evdeki yiyeceklerden vererek besleme ile geçti. Dağda gezerken arkadaşlarım kuşları vurmayı düşünürken ben yakalayıp beslemek istiyordum. Küçüklüğümden beri hayvanların hayatımda önemi çok büyük olmuştur. Konuya süs tavukçuluğuna nasıl başladığımla girmek istiyorum.
Bundan yedi yıl önce 100 adet köy tavuklarım vardı yumurtalarını satmak ev ihtiyacını gidermek için besliyordum. Facebook ta gezerken ayakları paçalı bir horoz gördüm. Coşhin mi brahma mı derken brahma ırkı olduğunu öğrendim. Bahçemde gezen horozumun birinin ayağında paça gördüm ve hemen facebook ta paylaşım yaptım benimde brahmam var diye de yazı yazmıştım. Tabi işi bilen üstatlar onun kırma bir köy horozu olduğunu orijinalinin daha farklı olduğunu söylediler çok üzülmüştüm ve serüven o günden sonra başlamıştı. Hemen araştırmaya koyuldum facebook ta gecem gündüzüm brahma besleyen arkadaşları takip etmekle geçiyordu. Yumurta alıp tavuğun altında çıkarmak istemiştim. 2 haftalık araştırmalar sonunda bir hocamızı aramıştım yumurta fiyatına 10 tl dediği zaman aklım başımdan gitmişti ben 30 yumurta satıyordum 1 yumurta parasına alamamıştım. Sonra daha ucuz yumurta buldum bana göre hepsi brahmaydı 11 yumurta aldım 15 tl ödemiştim çok karlı iş yaptığımı düşünmüştüm. Civcivler 3 tane çıkmıştı yine de mutluydum ama ne göreyim çıkan civcivi beyaz değildi paçada yoktu. Kandırılmıştım ve o üretici beni engellemişti. Üzülmüştüm ve makinam yoktu ve gurk olan tavuğumda yoktu. Eşime söylemeden el yapımı kuluçka makinesi almıştım. Yarım aylığımla fabrikada çalışıyordum ve babamdan varlığım yoktu kendi yağımla kavrulmaya çalışıyordum. O ay makina yapılmış gelmişti suntadandı brahmaya param kalmamıştı köy playmouthu yumurtası almıştım onları üretim büyütüp parası ile brahma alacaktım. 100 tl verip 100 yumurta alıp makinaya koymuştum . 21 gün geçmişti her gün makinanın basında bekliyordum ve 100 tane civcivim olacaktı. yumurtaların çıkımı başlaması gerekiyordu ama hiç ses yoktu o günde uyudum hüzünlü şekilde bir sonraki gün 4 tane yumurta çatlaktı çok sevinmiştim. Gece bir sıraları civcivler 3 tane çıkmıştı ama yürüyemiyordu, birinin gözü yoktu. Almadım bekledim diğer gün çıkan yoktu sordum herkes çıkması gerekirdi al bak dolumu diye dediler baktım hepsinin içinde civcivler oluşmuştu ama çıkamamıştı. Hepsini kırdım baktım ölmüşlerdi 90 tane ceset önümdeydi gece 4 olmuştu kendimi katil gibi görmüştüm. Ev halkı uyuyordu sessizce ağlamıştım çok üzülmüştüm. Sorun makinanın el yapımı ve düzgün yapılmamasıydı ama brahmayı çok istiyordum. Kendimi toparladım başarmam gerekiyordu. Araştırdım en iyi makina markasını buldum fiyatı benim bir aylığımdı eşimle kavga ederek o makinayı aldım. Yumurtam yoktu diğer aylığımla da yumurta aldım. O zamanlar light brahmanın altından farklı rekli brahmalar çıkıyordu daha tam kaliteden kimse haberdar değildi. Her paçalıya brahma deniyordu. Çıkanlara baktım yine istediğim değildi. Yılmadım kargocu bir abimle tanıştım o bana gold brahma getirecekti yüksek paraya aldım 1 aylıklardı maalesef ilk paylaşım yaptığımda onunda brahma olmadığını kırma olduğunu söylemişlerdi. Sonraları bir kaç yerden daha yavrular aldım. Onlarında paçaları kılıçları renkleri bozuktu artık soğumaya başlamıştım ama çok ta istiyordum. Bankadan kredi çekerek 3 tavuk 1 horoz almıştım ailem o paraya aldığımı bilmiyordu 10 ay boyunca ödeyecektim. O zamanların iyi brahmalarındandı. Kazık yedikçe öğrenmeye başlamıştım artık.
Aldıklarım 6 aylıktı 2 ay daha baktıktan sonra yumurta vermeye başlamışlardı o zamanların çok kaliteli brahmalarıydı Türkiye piyasasına göre ve her gün reklamını yapıyor paylaşıyordum. büyüklerim tebrik ediyorlardı başardın sonunda iyiyi buldun diyorlardı. ama ödemeler beni çok üzüyordu ay sonunu zor getiriyordum hiç kimse benden bir şey almıyordu ama üretiyordum. Elimde 50 tane brahma civciv olmuştu. Birisi aradı hepsini istiyorum demişti kendime ayıracağımı ayırdım 40 adetini çok güzel paraya satmıştım benim amacım hobimi yapmak sevdiğim hayvanları beslemekti ama borç sıkıştırdığı için satmıştım. Borcumun bir bölümünü kapatmıştı o para tekrar ürettim yine sattım alan çok memnun kalmıştı tekrar tekrar istiyordu sezon boyu almıştı. Artık borcum yoktu işi öğrenmeye başlamıştım yüzüm gülüyordu . 7 ay sonra elimdekilerin daha kalitelilerinin olduğunu görüyordum 12 yumurta aldım yurt dışından gelmişlerdi aldıklarımın 3’ü tavuk çıktı ve büyütmüştüm. Horozumu da değiştirmek istemiştim yüklü bir paraya horoz almış köyümün adını vermiştim Selimşah koymuştum ve çok kaliteli bir takımım olmuştu. O yıl piyasa beni kabullenmişti dediklerimi kaile almaya başlamıştı. yabancı dilim yoktu googleden çeviri yaparak brahmayı araştırıyordum. Öğrendiklerim karşısında elimdekilerin hatalarını görüyordum ve bu bilgiler elimdekini satıp daha iyi hayvanlar almak istemiştim bir arkadaşımla yurt dışından çok değerli 5 tavuk 1 horoz bulmuştum arkadasımın desteği ile o hayvanları getirmiştim. Horozun adını tsunamı koymuştum. Türkiye’de çok iyi bir yer yapmıştı o esnada Türkiye’de dernekler ve federasyon işlerini hızlandırmış etkinliklere yer vermişlerdi eğitim seminerleri başlayacaktı hepsine katıldım. Bilgilerimin doğru olup olmadığına emin olmak istiyordum. Evet o güne kadar araştırıp öğrendiklerim kısmen doğruymuş. Daha da geliştirdim. Standartları kafamda oturtmuştum ve takım çalışmaları yeni kanlar katıp çalışmaya devam ediyordum. federasyon kolundan haber geldi ocak ayında Türkiye’de yarışma olacaktı. Bu Türkiye için sadece hayaldi ama federasyon yönetimi çok sağlam adımlar ile bu başarıya imzayı atmışlardı. Bende elimden geldiği kadar dernekçiliği ve federasyon yönetimini desteklemiştim çünkü geleceğe mirastı bu. Elimdeki lıght brahmaları gece gündüz özenle bakıyordum. Belli bir adım vardı camiada ve çalıştığım fabrikayı sırf bu işimi daha iyi yapabilmek ve çalıştığım firmayı boşlayarak sıkıntıya sokmamak adına bırakmıştım. Tek işim bu olmuştu başka gelirim yoktu. Eleyerek kontrol ederek 150 adet 6 aylık lıght brahmam olmuştu. Yarışma günü yaklaşıyordu amacım şampiyon olmak değildi ama ya elenirsem hayvanlarım kötü not alırsa. İşi de bırakmıştım 150 adet brahmam vardı içimde korkular kafamda deli sorular vardı. İlk etapta 4 hayvan götürmeyi planlamıştım. Aralık ayıydı ve katılım az olacak yurt dışından misafirler gelecek ve kafeslerin boş olması Türkiye hobicileri için ayıptı. Karar verdim hepsi de elense dahi 12 hayvanla Manisa’dan İstanbul’a gidip o yarışmaya katılıp hem derneğime hem federasyona hem de Türkiye’nin adına laf getirmemeliydim. Vatandaş olarak üzerime düşen buydu ve yaptım. 8 tavuk 4 adet horozla katılacaktım. Birde hayvanların yıkanması gerekiyordu. Ben hayvanlarımı hasta etmemek adına sadece ayaklarını tüylerini deterjanlı suyla temizlemeye çalıştım. O gün anlamamıştım ama kısmen temizlenmişlerdi. Son gün geldi hayvanları gece 11 de konveyöre koyup götürecektik. Kümese saat 10 da inmiş son kontrolleri yapıp kolileri hazırlayacaktım. Bir baktım sanki hiç yıkamamışım temizlememişim ayakları tüyleri çok kirliydi yarışmada adıma leke düşerdi hakemler puanlamazlardı biliyordum. Elim ayağıma karışmıştı saat 12 olmuştu artık karar aldım yıkayacaktım ve hava çok soğuktu abim kuaför hasan onu aradım abi dedim yardıma ihtiyacım var dükkanı kapatıp gelir misin hayvanları yıkamam lazım 2 saniye yutkundu geliyorum dedi. Fön makinam yoktu dükkandan aldı geldi. 8 tavuğumu ve 1 horozumu koliye koydum evde hanım yoktu banyoda bütün tavukları başladım yıkamaya oturma odasının sobasını yakıp yıkadığımı havlu ile kurutup abime bırakıyor oda sanatını tavuklar üzerinde gösteriyordu. 9 hayvanın yıkanması bitmişti odada hepsi tipsiz bir halde önümde duruyordu hem yorgunluktan elim ayağım titriyordu hem de içimde korku vardı. Hava soğuktu kurutamam korkusu hasta ederim korkusu sarmıştı. Kendi kendime senin neyine yarışmaya katılmak bu hayvanlar kurumaz kurusa da temizlenmez demiştim ve saat 5 olmuştu ben hiç ara mola vermeden yemek yemeden kurutmaya devam ediyordum. Kurumuyorlardı çok tüylülerdi ve gerçekten çok yorulmuştum dermanım kalmamıştı. Saat 7 oldu ve hayvanlar artık tamamen kurumuştu her biri karşımda manken edası ile süt beyaz lekesiz halde duruyorlardı gidelim şu işi yapalım der gibilerdi. Kazanmak umurumda değildi tek istediğim onları hasta etmeden öldürmeden İstanbul’a götürüp getirmekti. Ortalama 600 km yoldu ve hava çok soğuktu ocak ayıydı. 9 da koliye hepsini koymuştum koli üzerlerine alacakları puanları yazmıştım.
Amacım ne kadar bildiğim ne kadar öğrendiğimdi. Bir horozuma 96 puan yazmıştım ve gülücük işareti yapmıştım başkası görürse gülüp geçecektim ama ben gerçekten bu işi öğrendim mi yoksa lafta mı biliyorum bunu görmek istemiştim. Saat 11 olmuştu ve koliler İzmir’den toplanarak İstanbul’a doğru yola çıkmıştı 1 saatte bir hayvanlara bakıyorduk yolda ölen havasız kalan olmamalıydı o canlar bize emanetti çok yorgun bitik durumdaydım ama o canlar benim canımdan önemliydi vebali alamazdım. Uyumadık sabah 6 da İstanbul fuar alanına varmıştık. Hayallerimiz planımız fuar alanına gidip hayvanları kafeslere yerleştirip. otele geçip akşama kadar uyumaktı hepimiz bitkindik kolumu kaldıramıyordum. Fuar alanına girdik bir baktık ne yapılan kafes var ne hayvanları teslim alacak arkadaş. Onlarda biz gelmeden 1 saat önce gitmişler iş yetişmemiş yardım edecek kişiler lazımdı. 3 kişiydik ve arkadaşlar ile kararlaştırıp şu kararı verdik hayvanlar böyle koli içinde durmamalı. Bunların kafeslerini yapalım talaşları atalım sonra biraz daha destek amaçlı kafes yapalım. Sonra gideriz yatarız. 80 adet kafes yapmıştık hayvanlarımızı yerleştirmiştik ama üzücü bir hadise olmuştu kolisine 96 yazdığım horoz ayakta duramıyordu titriyordu ayakları, öleceğini düşünüyordum. Benim için her şey bitmişti en umutlu olduğum horozlardan birisi ayakta durmuyordu. Çok yorulmuştum birde psikolojik çöküntü. O gün otele gidemedik akşama kadar hem kafes yapıp federasyonu destekliyor hem horozuma bakıyordum düzelmiyordu. Gece mecbur otele gittik ve sabah puanlama olacaktı ve ben horozumun durumunu akıbetini bilmiyordum. Öldüğünü düşünüyordum. Puanlama yapılırken fuar alanına gittim ve tek görmek istediğim horozumun ayakta olduğunu görmekti. Ölmesin elensin umurumda değildi. Puanlama bölümüne girmek yasaktı ama kafeslerim gözüküyordu uzaktan horozumu ayakta gördüm sağa sola kur yapıyor. buraları benim der gibi ötüyordu dünyalar benim olmuştu. Sonuç umurumda değildi, otelime geri döndüm ve keyifle istirahat ettim. Diğer gün sabah fuar açılacaktı ve hayvanların aldığı puanı görecektik. Ben bilerek geç gittim fuar alanına, saat 9 gibi gelmiştim beni her gören tebrikler şampiyon diyordu. Şaşırmıştım hızlıca hayvanlarımın yanına gitmeye çalışıyordum ama çok kalabalıktı girememiştim o alana. Benim hayvanların etrafı çok kalabalıktı hem heyecan hem merak vardı. ve ulaşmıştım hayvanlarım sapa salim dimdik ayakta bana bakıyorlardı. O ölecek dediğim horozum sancak 96 puanla şampiyon olmuştu ve salonun en iyi horozu seçilmişti diğer hayvanlarımın da yüksek puan alması sonucu grand şampiyon ödülü ile Türkiye Şampiyonu olmuşlardı.