İnsanlar eskiden “sürdürülebilir” ve “sürdürülebilirlik” kelimeleri olmadan yaşıyordu. Bugün neredeyse duymamamız imkansız bir kelime haline geldi. Örneğin, “Sürdürülebilir tarımdan” üretilen “sürdürülebilir gıdalara” ulaşabilmek için büyük bir arayış içerisindeyiz. Ya da “sürdürülebilir şehirlerde” yaşayıp “sürdürülebilir yaşam biçimine” sahip olmak yolunda ilerlemekteyiz.
Peki nedir bu sürdürülebilirlik?
Sürdürülebilirlik kelime anlamı olarak, çeşitlilik ve üretkenliğin devamlılığı sağlanırken, daimi olabilme yeteneğini korumaktır. Canlıların hayatı doğal kaynaklara bağımlıdır ve bunlar sınırlı olduğu için, doğa ve insan arasındaki denge ancak sürdürülebilirlikle sağlanmaktadır. Sürdürülebilirliğin canlılara kazandırdıklarından bir diğeri de gelecek kuşakların gereksinimlerinin ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasıdır [1, 3].

Sürdürülebilirliğin temelinde “var olanı korumak” felsefesi yatmaktadır. Herhangi bir şeyin sürdürülebilir olması demek, belirli bir yaşam döngüsünde devamlı olması anlamına gelmektedir. Bu devamlılık sistemden sisteme değişmektedir. Bir sistem birbirine bağlı birçok alt sistemden oluştuğu için, sürdürülebilirlik de bir bütün olarak ele alınmalıdır ve her bileşenin kendi içinde sürdürülebilir olması sağlanmalıdır. Sürdürülebilir bir sistem için, teknoloji, iklim, üretim, doğal kaynakların kullanımı, insan gücü, enerji, ekolojik denge gibi içsel ve dışsal faktörler planlı, doğa ve canlılara en az zarar verecek şekilde prosese dahil edilirken etkileşim halinde olunan tüm sistemler dikkate alınmalıdır. Bunların yanında toplumsal bir vizyon oluşturulup sürdürülebilirliğin her türlü sistem için ne kadar önemli olduğu algısı oluşturulmalıdır [1, 3].
Sürdürülebilir toplumların oluşturulabilmesi için kaynakların kullanılması ve yönetilmesi temel bir konudur ve oldukça detaylıdır. Günümüzde insanlar dünyanın kaynaklarını tükettiklerinin farkında olsalar bile uzak bir gelecekte daha sürdürülebilir bir hayat için yaşam tarzlarından ödün vermeye hazır değillerdir. Fakat gelecek nesillerin bu kaynakların avantajlarından yararlanabilmesi için sürdürülebilirliği sağlamak temel zorunluluktur [1, 4].
Son yıllarda birçok alanda olduğu gibi kümes hayvanları ve yetiştiriciliği konusunda da sürdürülebilirlik kavramı gündeme gelmiştir. Sürdürülebilir kümes hayvanları yetiştiriciliği sadece maksimum üretkenliğe odaklanmamaktadır. Kuş refahının sağlanması ve çevrenin korunması en önemli kilit taşlarındandır. Kümes hayvanları yetiştiriciliğinin toplumda sürdürülebilir biçimde nasıl uygulanabileceğine ilişkin birkaç farklı bileşen vardır. Bu bileşenleri çevresel yönler, sosyal yönler, kurumsal yönler ve ekonomik yönler olmak üzere dört ana başlık altında toplamamız mümkündür [1, 5, 6].

Sürdürülebilir kümes hayvanları yetiştiriciliği çevresel olarak ele alındığı takdirde önümüze ilk çıkan madde kaynak yönetimidir. Kaynak yönetimi kanatlı hayvan yetiştiriciliğinde su ayak izinin modellenmesini içermekte ve hayvanların beslendiği yemin organik olmasıyla ilgilenmektedir.
Çevresel faktörlerden ikincisi ise kirliliktir. Gübre, ilaç kalıntıları veya yan ürünler, koku veya ölü hayvanlar gibi ele alınması gereken atık haline gelen kirlilik faktörleri bulunmaktadır. Yem, canlı hayvanlar ve kanatlı ürünlerinin taşınması ve kanatlı hayvan barınaklarını ısıtmak veya soğutmak için ihtiyaç duyulan fosil yakıtlarda kirliliğin bir parçasıdır.
Çevresel faktörlerden üçüncüsü ise; hayvan yemlerinde kullanılan antibiyotiklerdir. Zaman içinde dirençli bakterilerin gelişme riskini oluşturan veya kalıntıları çevreyi kirleten her tür üretim, özellikle de ilaçlar ‘sürdürülebilir’ olarak sınıflandırılamaz.
Diğer bir çevresel faktör ise biyolojik çeşitliliğin tehlikeye girmesidir. Bu durum, genetik zenginliği kaybetmenin yanı sıra iklim değişikliğine de neden olmaktadır[6].
Sürdürülebilirlik açısından sosyal yönlerin incelenmesi gerekirse endüstriyel çiftliklerde çalışanların çalışma koşulları ve hakları ele alınmalıdır. Çalışanların hastalık riskleri, insan hakları sorunları ve genel çalışma koşulları göz önünde tutulmalıdır. Sosyal yönlerden ikincisi ise cinsiyet eşitliğidir. Çalışma alanlarında cinsiyet eşitliği teşvik edilmelidir. Sosyal yönlerin bir diğeri ise hayvan refahıdır. Hayvanların acı çekmesine neden olan hiçbir hayvancılık sistemi kabul edilemez. Avrupa Birliği sponsorluğundaki Refah Kalitesi Araştırma Projesi hayvan refahı için 12 kıstas belirlemiş ve bir liste sunmuştur. Bu listeye göre hayvanların açlık veya susuzlukla karşı karşıya kalmamaları ve serbestçe dolaşacakları alanlara sahip olmaları uygun görülmektedir [6].
Sürdürülebilirliğin kurumsal yönü; küresel sistemlerin kontrolü ve idaresini; kurumların hesap verebilir ve şeffaf; üyelerine ve temsilcilerine açık olmasını sağlamayı içermektedir [7]. Bu durum, birkaç büyük şirketin pazarın büyük bölümünü kontrol ettiği, küçük şirketlerin kurulmasını zorlaştırdığı mevcut sisteme karşı koymaktadır [6].
Kümes hayvancılığında sürdürülebilirlik ekonomik yönden de incelenmelidir. Tavuk, yüzyıllar boyunca dünya çapında yenilmiş, ancak gıda rolü geçen yüzyılda değişmiştir. ABD’de, tavuk eti 1920’lerde lüks bir gıda olarak bilinmekteydi. Tavuk endüstrisi 1960’lı yıllarda ABD’de ilk gerçek tarım ticareti haline gelmiştir. Bundan sonra tavuk eti gittikçe daha ucuz bir temel gıda maddesi olmuştur. Tavuk için giderek artan talep ve nispeten yüksek fiyat, seri üretim için büyük bir itici güç haline gelmiştir. Bu ticaretin birçok yerel çiftçinin geçimini iyileştirme potansiyeline sahip, yerel canlı kümes hayvanlarının üretimini baltalamadaki sonuçları tartışılmıştır[6].
Sonuç olarak, mevcut kanatlı sektöründe birçok sürdürülebilirlik yönü ele alınmalıdır. Alt sistemlerden birinin sürdürülemez olarak tanımlanması durumunda karmaşık sistemlerin sürdürülebilirliğinden bahsedilememektedir. Örneğin sistem, çok fazla besin kaybına neden olan bir alt sisteme sahip ise sürdürülebilir olarak değerlendirilememektedir. Çözüm arayışında, farklı öncelikler arasında potansiyel çatışmaların ortaya çıktığı birçok durum olacaktır [1, 6].
Kümes hayvanları yetiştiriciliğinde sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi için kilit faktörlerin dikkate alınması ve uygulanması gerekmektedir. Sürdürülebilir kümes hayvanları yetiştiriciliği için seçenekler ve yollar bu kilit faktörler dikkate alınarak elde edilebilmektedir. Ayrıca, kümes hayvanları yetiştiriciliğinde sürdürülebilirlik sayesinde, genel sürdürülebilirliğe doğru büyük bir ivmeyle kayma gözlenebilir[1, 4, 6, 8].
Kaynaklar
1.KANMAZ, D., POLİMER ENDÜSTRİSİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE UYGULAMALARI, in POLİMER MÜHENDİSLİĞİ. 2017, YALOVA ÜNİVERSİTESİ.
2.Caradonna, J.L., Sustainability: A history. 2014: Oxford University Press.
3.WCED, U., Our common future. World Commission on Environment and Development Oxford University Press, 1987.
4.Azapagic, A., A. Emsley, and I. Hamerton, Polymers: the environment and sustainable development. 2003: John Wiley & Sons.
5.WEB1. Available from: https:// sd.appstate.edu/community/outreachprojects/sustainable-poultry-production.
6.Vaarst, M., S. Steenfeldt, and K. Horsted, Sustainable development perspectives of poultry production. World’s Poultry Science Journal, 2015. 71(4): p. 609-620.
7.DEVELOPMENT, T.R.D.O.E.A. 1992.
8.Rosen, M.A., Engineering sustainability: A technical approach to sustainability. Sustainability, 2012. 4(9): p. 2270-2292.
9.Report, C.F.o.C.s.S. December 2016