spot_img
Ana SayfaRöportajlarKanatlılarda Irk Tescili ve Irk Standardının Belirlenmesi Süreçleri

Kanatlılarda Irk Tescili ve Irk Standardının Belirlenmesi Süreçleri

Doç. Dr. Demir Özdemir ile Röportaj

Demir Özdemir hocamız; ülkemizin bu alandaki en önemli akademisyenlerinden birisi ve bu alanda çok değerli çalışmaları var. Folluk Dergisi olarak kendisini ziyaret etmek ve söyleşide bulunmak istedik. Sayın hocamıza talebimizi kabul edip bizi misafir ettikleri için çok teşekkür ediyoruz.

Sayın Hocam; bir ırkın tescili nasıl mümkün oluyor, bunun mevzuatı nedir, bizi bu konuda aydınlatabilir misiniz?

Türkiye’de sadece tavuklarla ilgili değil aslında tüm çiftlik hayvanı genetik kaynaklarının tanımlanmasında aynı süreç işliyor. Bir ırkın tescil edilmesi Tarım ve Orman Bakanlığının onayı ile mümkün oluyor. Yasa gereği bir ırkın tescil hakkı Tarım ve Orman Bakanlığının yetkisinde. Tarım ve Orman Bakanlığı ne gibi kriterler arıyor diye soracak olursanız; bir defa tescil edilmek istenen hayvan ırkının morfolojik veya genetik olarak farklı bir hayvan ırkı olduğunu ortaya koyacak en az iki adet bilimsel araştırma gerekiyor. Yani bu araştırmaların konunun uzmanı bilim insanları tarafından yapılması ve projelendirilmesi isteniyor. Tescil edilecek ırk üzerinde yapılan araştırma sonuçları ile Tarım ve Orman Bakanlığının Irk Tescil Komisyonuna araştırmayı yapan kişiler tarafından bizzat başvuruda bulunuyor ve o araştırma sonuçları ekleriyle birlikte ilgili komisyona teslim ediliyor. Tescil talebini alan Bakanlık, konunun uzmanı yetkin bilim insanlarından oluşan bir komisyon oluşturuyor ve bu komisyon yılın belirli zamanlarında toplanarak gelen başvuruları inceleyip değerlendiriyor. Başvurular değerlendirilirken örneğin kanatlı ırkına dair bir başvuru söz konusu ise kanatlı alanında uzman kişiler görevlendiriliyor ve başvuruyu inceleyip değerlendirmesi isteniyor. Bakanlık tarafından oluşturulan ırk tescil komisyonu bazı durumlarda ilgili araştırmayı yapan kişi ya da kişileri davet ederek yapılan çalışma ile ilgili bir brifing verilmesini talep edebiliyor. Komisyondaki jüri üyeleri söz konusu ırkın sahip olduğu birtakım fenotipik ve genetik özellikler bakımından diğer ırklardan farklı ırk olduğuna kanaat getirirlerse tescil süreci başlıyor. Tescil kimin adına yapılıyor? Bakanlık adına yapılıyor. Resmi gazetede bildirildiği üzere hayvan genetik kaynaklarının ırk tescil hakkı Tarım ve Orman Bakanlığı’na ait. Biraz çetrefilli bir süreç, öyle çok hızlı işlemiyor. Hani bazen konuşuluyor, paylaşılıyor,  görüyoruz “şu ırk tescil ediliyor” diye, öyle kolay değil yani tescil süreci. Gugulli’ de tescil edilebilir elbette, bütün yerli ırklar tescil edilebilir ama o ırkın farklı bir ırk olduğunu bilimsel olarak ispatlamak gerekiyor. Örneğin İspenç, neden İspenç? Bu örnekte ırkın taşıdığı fenotipik ve genotipik özellikler benzerlerinden farklılık gösteriyor. İspenç’in kendine ait birçok karakteristik özelliği var, beş adet parmak sayısına sahip olması, sakal tüyleri, kanatta başkalaşım göstermiş farklı bir tür tırnak yapısı, onun dışında ayak bileğinde paça tüyleri, yani bunlar birçok farklı genin hayvanın fenotipinde oluşturduğu görüntüler. Dolayısıyla 5 parmaklı minyatür bir ırkla 4 tırnaklı minyatür bir ırkın var mesela bu iki ırkı birbirinden tam olarak ayıran en önemli özellik 5 parmaklılık genidir. Ayırt edici fark öyle bir genin olması ve diğerinde olmamasıdır. Örneğin İspenç’te beşinci parmağı oluşturan bir gen (polydactyl) var oysa aynı gen yapısı Sabelpot’ta yok. Bu önemli bir farklılıktır. Aynı şey Gugulli için de geçerlidir. Gugulli’de sadece tepe tüyüyle bu ırk farklıdır denemez. Çünkü o tepe tüyünün oluşmasına neden olan gen (crest) birçok tavuk ırkında da var. O halde fark nedir? O fark elbette ortaya konabilir. Ben daha önce bir ön çalışma yapmıştım Gugulli hakkında benim gözlemlediğim kadarıyla tepe tüyü dışında Gugulli’ye ait çok farklı morfolojik özellikler var. Geniş kalça yapısı, kemik yapısı vb. Bunlar ön plana çıkararak bilimsel çalışmayla desteklenebilirse Gugulli için de farklı bir ırk olarak tescil başvurusunda bulunulabilir. Ancak bununla ilgili bilimsel çalışma yapmak gerekir. Yapılacak çalışmada üzerinde durulacak parametreler ve örneklemeler de önemlidir. Biz ispençle ilgili çalışma yaparken 300 hayvan üzerinde çalıştık ama  tek bir bölgedeki 300 hayvanla çalışmadık farklı lokasyonlardaki hayvanlar üzerinde çalışma yaptık.  Buradaki amaç şu; yani İzmir’deki ölçüm yaptığım hayvanla Ankara’daki ölçüm yaptığım hayvan arasında fark var mı yok mu? Bu iki gurup arasında fenotipik olarak aynı şeyi görüyorum ancak bu popülasyonlar zoometrik ölçümlerle sonucunda nasıl bir varyasyona sahip olacak? Bu ölçümlere ait ortalamalar arasındaki varyans ne kadar azsa o zaman popülasyonlar, üzerinde durulan morfolojik parametreler bakımından birbirlerine o kadar yakın demektir. İşte böyle bir sonuç üzerinde durulan popülasyonların bir ırk olma özelliği taşıdığını gösterir. O yüzden bir hayvan ırkının, ırk olarak tescil edilebilmesi için sahip olduğu morfolojik veya genetik farklılıkların bilimsel verilerle desteklenmesi gereklidir. EE’nin kataloğuna baktığınızda standart nedir? O biraz daha farklı bir konu. O kataloğu okuduysanız bir ırk için çok keskin, veriye dayalı tanımlamalar bulamazsınız. Cümleler çok yuvarlaktır. Örneğin, dik bir vücut yapısına sahip olmalı, göğüs yapısı geniş olmalı gibi ibareler yer alır. Bu tip tanımlamalarla Türkiye’de bir hayvan ırkını tescil etme şansınız yok, mümkün değildir. Çünkü ırkın farklılığı zoometrik ölçümler veya genomik veriler gibi bir takım bilimsel bilgilerle ortaya konulmalıdır. Mesela ispenç için; göğüs genişliği nedir? göğüs uzunluğu nedir? Kafatası genişliği, kafatası uzunluğu, kafatası çapı bunlarla oluşturulan indeksler, hesaplamalar bütün bu morfolojik  veriler ırka ait farklılıkları ve diğer ırklarla olan benzerlikleri somut bir şekilde ortaya koyar. Biz ispençle ilgili artık tescil başvurusunu yapmış durumdayız. Morfolojik olarak bizim ırkımızın Sabelpot’tan, Barbu d’Anwers’tan farklı olduğunu bilimsel makalelerle kanıtlamış durumdayız. Bu ırkların genetik olarak akrabalıkları var mıdır? Elbette olabilir ve bu bir problem değil. Avrupa’da kabul gördüğü gibi eğer bir ırk sizin çevresel şartlarınızda 50 yıldır görülüyorsa o sizin milli ırkınız olarak kabul edilir ki İspenç’in en az 100-150 yıllık bir geçmişi var ülkemizde. Irk tescili ile ilgili yapılması gerekli çalışmalar özetlediğim gibi olmalı, var olduğunu bildiğimiz ancak henüz tanımlanmamış diğer yerli ırklarla ilgili olarak da bu tarz çalışmalar yapılmalı ama maalesef bu konularda gerekli çalışmaları yapacak çok insanda yok açıkçası.

Hocam Türkiye’de bir ırkın tescil yetkisi Tarım ve Orman Bakanlığına ait. Peki Türkiye’de Tarım ve Orman Bakanlığının tescil ettiği bir ırk uluslararası alanda da tescil edilmiş sayılıyor mu?

Elbette sayılıyor. Tek yetkili Tarım ve Orman Bakanlığı. Bakanlık kabul ettikten sonra bu benim yerli gen kaynağımdır der ve bunu resmi gazetede yayınlar. Artık o  ırkla ilgili mevzuatlar, yurt dışına çıkarılma izinleri, koruma şartları gibi hususlar bakanlığın kontrol ve tasarrufundadır. Tescili kabul edilen ırk yerli hayvan gen kaynağı olarak tanımlandırılır. Süreç tüm hayvan türlerinde aynıdır koyunda, sığırda, kanatlıda. Ama Türkiye’de tescil süreçleri pek iç açıcı gözükmüyor. Mezopotamya dünyada hayvan ırklarının ilk evcilleştirilmeye başladığı havzalardan birisi. Bir diğer eski yerleşim merkezi Sagalassos’ta yapılan kazılarda evcilleştirilmiş birçok kanatlı hayvan izlerine rastlanıyor. Yani geçmişten günümüze çok önemli bir gen havuzuna sahip olan ülkemizde günümüzde sadece iki tavuk ırkı tescillenmiş durumda. Elbette bu sonuç Türkiye’de başka tavuk ırkı olmadığı anlamına gelmiyor, bu konularda yeterli düzeyde çalışma yapılmadığı anlamına geliyor.

Peki hocam bir ırkın standardının belirlenmesi nasıl yapılır? Akademik ölçütleri nelerdir?

Akademik ölçütleri yok. Yani şöyle yok söylediğim gibi yapmış olduğunuz morfolojik özellikler standardı belirler aslında. Mesela biz ispençte şunu yaptık; her bir bireyde 30 tane ölçüm yaptık. Örneklem sayısını arttırdığınızda  300-500 hayvana çıkardığınızda mesela ibik ölçümleri yaptığınızda ibik uzunluğu, ibik genişliği o 500 hayvanda size bir  ortalama veriyor. Ölçüm yaptığınız özellik için bir ortalama aralık hesaplanıyor. Aslında standartlar böyle belirlenmeli. Ne kadar çok hayvanda ölçüm yaparsanız onlardan elde edeceğiniz ortalama standardı o kadar güvenilir bir şekilde verir. 3 tane 5 tane hayvana bakıp bu hayvanın standardı böyledir diye yazarsanız hata yaparsınız. Ölçümler yapmanız gerekiyor, örneklem sayınızın fazla olması gerekiyor ve farklı lokasyonlarda ölçümler yapmanız gerekiyor bunlar önemli. Tabi bu tür çalışmalarda bizim kendimizi kontrol edecek kendi sağlamamızı yapabilecek enstrümanlarımız da olmalı mesela bunlardan bir tanesi standart sapmalardır, hataya bağlı standart sapmalar, ortalamaya bağlı standart sapmalar bunların büyüklüğü küçüklüğü, ırklar arasında ne kadar varyasyon var onları bize gösteren enstrümanlar dolayısıyla o değerler ne kadar düşük çıkıyorsa bu iki ırk birbirine o kadar benziyor anlamına gelir ve çalışmaya değer görülür. Ben ispençle ilgili çalışmaya başlarken ilk önce böyle bir değerlendirme çalışması yapıp evet bu hayvan çalışmaya değer bir ırk diyerek çalışmaya başlamıştım. İspenç’te bireyler arasındaki varyasyon çok büyük çıksaydı o zaman çalışmaya gerek görmeyecektik.

Avrupa konfederasyonu Türkiye’deki Süs Tavukları Federasyonunu muhatap kabul ediyor ve bir ırkın standardıyla ilgili Türk Federasyonunun yazıp çizdiği standart kabulümüzdür diye bir şey söz konusu olabilir mi? Yani akademik bir alt-yapısı olmadan yazılan bir standart uluslararası platformlarda kabul görür mü?

Bana sorarsanız geçersizdir. Irkı görmeden kabul etmezler. Avrupa’daki bantamlar sarı bacak buda sarı bacak olmalıdır derlerse olmaz ben bunu kabul etmem örneğin

Hocam onuda soracağım yeri gelmişken mesela bu son Antalya yarışmasındaki tüm ispençler -1 tanesi hariç oda 90 puan almış herhalde- 0 puan aldı. Kriter olarak bantam ırklarının standardı baz alınmış. Peki tüm bantam ırklarında genel olarak belirlenmiş bir standart mı var ki İspençle ilgili böyle bir puanlama yapılabiliyor?

Tabi Avrupa’nın bu konudaki geçmişi bizden daha eski. Geçmişi eski olduğu için önceden konulan kriterleri belli. Avrupa Konfederasyonu standart komisyonu bir standart belirleyip paylaşır der ki bizim belirlediğimiz standart özellikleri bunlardır herkes yetiştirme planlamasını buna göre yapsın, yetiştiricilerde ellerindeki hayvanı buna göre selekte ederek çalışırlar. Ama ispençle ilgili bunu yapamayız. Neden yapamayız? İspenç için şuan çok erken. İspençle ilgili birtakım standartları diretemezsin şuan için. Şimdiye kadar Türkiye’deki hiçbir İspenç yetiştiricisi bilinçli olarak seleksiyon yapmadı. Bundan sonrası için elbette yapılabilir. Irka ait standartlar belirlenir ve yetiştiriciler bu standartlarla ilgili bilgilendirilerek yetiştirme programlarını belirlerler. Ancak burada en kritik konu şu. Bizim yerli ırkımız ile ilgili bir standart belirlenecekse bunu bizim federasyonumuzun belirlemesi, kabul etmesi ve EE’ye de kabul ettirmesi lazım. Federasyon yarışmalarda benim belirlediğim kriterler bunlar bu kriterlere göre değerlendirip puanlayacaksınız diye yabancı hakemleri kararlı bir biçimde bilgilendirecek. Bizim İspenç tavuğumuz gidip orada Sabelpot standartlarına göre yarıştırılmayacak, bu çok yanlış onu kabul etmiyorum ben. Kendi ırkımızın standartlarını biz belirleyeceğiz. Sarı bacak olamaz mı? Olabilir ama ona biz karar verirsek olur. Böyle bir kritere EE karar veremez. Örneğin sarı bacak rengi bizim İspenç yetiştiricileri arasında daha çok rağbet görüyorsa, yetiştirici talebi doğrultusunda Federasyon standart komisyonu karar alabilecek. Ama şuan İspenç için bacak rengi sarı olmalı diye bir standart diretilemez ki sahada yaptığımız çalışmalar ırka ait sarı bacak rengi frekansını %2 olarak bildiriyor. Yani neredeyse yüz hayvandan 2 tanesi sarı bacaklı. Bu denli düşük frekansa sahip bir özellik üzerinden eleme yapılmamalıydı.

En son Gugulli’de bazı dostlarımız tamamen iyi niyetle kendi gözlemlerine dayalı olarak bir Gugulli tipi belirleyerek adına standart diyerekten yayınladılar ve bunun Avrupa konfederasyonuna Gugulli standardı olarak sunulması düşünülüyor yani akademik bir çalışmaya dayanmadan böyle bir şeyin yapılması ne kadar doğru?

Şöyle bir şey var biz böyle akademik çalışmalara başlarken yetiştirici görüşü bizim için çok önemli. Yapılan şeyin çok yanlış olduğunu düşünmüyorum eğer farklı yetiştiricilerden görüş alındıysa. Çok yanlış bir şey değil ama bilimsel olarak bir standardı verir mi? Vermez. O verilen gözlemlere göre çalışma yapılır bilimsel yöntemlerle doğrulanır tamam o zaman sıkıntı yok. Yani o yapılan çalışma ile Gugulli için bakanlığa ırk tescili girişiminde bulunulamaz.

Hocam bu konularda akademik çalışmaları arttırmak için neler yapılmalı? Yani akademik camianın noktayı nazarlarını bu konulara nasıl çekebiliriz? Bu konuda neler yapılmalı? Hemen hemen her üniversitemizde ziraat fakülteleri, veterinerlik fakülteleri var, çok değerli akademisyenlerimiz var fakat bu konulardaki çalışmalar çok az.

Herhalde akademik camiada bu işlerin başarılabileceğine pek inanılmıyor. Neden inanmıyorlar? Çünkü; ırkların çok fazla melezlendiğini çok fazla karıştığını düşünüyorlar. Gugulli gibi, İspenç gibi ya da Gundi gibi diğer ırklardan farklılıklar gösterecek popülasyonlar olduğundan haberleri yok açıkçası. Birde bu tür çalışmalar çok zaman alıyor. Mesela ispencin 3. Yılı bu sene. Yaptığımız çalışma sonuçları 3 tane makaleye dönüştü ve bu makaleler ile İspenç için ırk tescili başvurumuzu yaptık. İspenç üzerinde yaptığımız çalışma yerli tavuk ırkları üzerinde morfolojik bakımdan yapılmış en detaylı çalışma oldu. Bizim çalışmamız bundan sonra yapılacak olan çalışmalar için referans alınacak yöntemler içermesi bakımından oldukça önemli.

Hocam tabi sizin burada master ve doktora öğrencileriniz vardır. Onlara hiç bu konularda çalışmalar verdiniz mi?

Şöyle söyleyeyim şuan İspenç’in genetik yapısını incelemek üzere iki tane proje teklifinde bulunduk. Bunlardan bir tanesi İspenç’in benzer bantam ırkları ile genetik ilişkisini ortaya koymayı hedefliyor. Sabelpottan mı geliyor, Barbu Danwers’ten mi geliyor? Onlarla bağlantısı var mı DNA düzeyinde araştıracak. Diğer proje mitokontriyal DNA (mtDNA) dediğimiz canlının mitokondrisinde bulunan DNA molekülü üzerine. Dişi ebeveynden kalıtılan evrimsel süreçlerin araştırılmasında çok değerli bir enstrüman. Bu iki çalışmada da 4 doktora 2 de yüksek lisans öğrencisi çalışacak.

 Yani şöyle söyleyeyim hocam; Türkiye’de 10 tane akademisyen çıksa her biri böyle doktora ve master düzeylerinde çalışmalar yapsa bu konularda çok ciddi bir literatür ortaya çıkar

Aynen öyle. Hem literatür çıkar hem de tanımlanmamış bir çok ırk tanımlanmış olur. Bu çalışmalar, ülkemize ait biyoçeşitlilik potansiyelinin ortaya çıkarılması anlamında da büyük önem taşıyor.

Hocam çok teşekkür ediyoruz bizi bu konularda aydınlattığınız için

Ben teşekkür ederim.

Röportaj: Erkan Filiz

Folluk Dergisi
Folluk Dergisihttps://follukdergisi.com
Folluk Dergisi Türkiye tavukçuluğunun medya yüzü

Popüler