spot_img
Ana SayfaKategorisizCoğrafi İşaretleme, Gastro Turizm Ve Türk Tavukçuluğu

Coğrafi İşaretleme, Gastro Turizm Ve Türk Tavukçuluğu

Küreselleşen dünyada kapitalist düzen insanlara standart, seri üretim, fabrikasyon ürünler sunmakla birlikte yeni bir trend olarak insanlar kitlesel tüketim alışkanlıklarına ters orantılı bir şekilde belli bir farkındalık düzeyine doğruda evirilmektedir.  Standart, seri üretim, fabrikasyon ürünlere alternatif olarak doğal olanı, yöresel olanı, özgün ve orijinal olanı aramak gün geçtikçe büyüyen bir ihtiyaç ve yeni bir trende dönüşmektedir. Artık bu bir ihtiyaç, talep ve arayışa dönüşmüş durumdadır. Talep arzı doğurur. Bu gerçeklikten yola çıkarak insanların bu talebini karşılayacak arzda oluşturulmaya başlamıştır. Artık büyük-küçük yatırımcılar ve girişimciler bu talebi merkeze oturtarak yaratıcı ticari inavasyonlar geliştirmekte ve etkili marketing programları ile tüketiciye ulaşmaya çalışmaktadırlar. İşte bu söz konusu yaratıcı ticari inovasyon ve etkili marketing programlarından biriside “coğrafi işaret” uygulamasıdır.

Coğrafi İşaret; 1995 tarihinde yürürlüğe giren Coğrafi İşaretlerin Korunması Hakkında 555 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 3. Maddesine göre;  “belirgin bir niteliği, ünü veya diğer özellikleri itibariyle kökenin bulunduğu bir yöre, alan, bölge veya ülke ile özdeşleşmiş bir ürünü gösteren işaretlerdir” şeklinde tanımlanmaktadır. Bir ürünün “coğrafi işaret” uygulamasıyla tescil edilmesinin amacı; üretimi, kaynağı gibi bir takım niteliklerinden dolayı meşhur olmuş ürünlerin korunmasını sağlamaktır. Tüketiciler bir yöreye ait ürünü o yöreye duydukları güven nedeniyle tercih edebilirler. Bir ürün için doğallık, kalite ve aidiyet anlamlarını ifade eden “coğrafi işaret”; o yöre halkının ve üreticilerinin menfaatlerini korumak ve ürünlerine değer katmak açısından çok önemli bir pazarlama stratejisi haline gelmiştir. Coğrafi işaretleme; ürüne pazarlama gücü katar, kırsal kalkınmayı destekler ve istihdam yaratır, ülke ekonomisine katkı sağlar. Coğrafi işaretleme hem tüketicinin, hem üreticinin menfaatlerini korur. Sahte ürünlerle hem tüketicilerin aldatılmasının önüne geçer, hem de üreticilerin emek ve menfaatlerinin zarar görmesini engeller. Ayrıca coğrafi işaretleme geleneğin ve kültürün korunmasına da hizmet eder.

“Coğrafi İşaret” kavramının ekonomik paydaya katkısına bakacak olursak birkaç örnek sıralamanın meseleye ışık tutacağına inanıyorum. Örneğin; 600’ün üstünde tescilli coğrafi işaretli ürünün bulunduğu Fransa’nın, ekonomisine 2004 yılında 18 milyar € kazandırdığı; İtalya’da ise yaklaşık 500 adet coğrafi işaret taşıyan ürünün, İtalya ekonomisine 12 milyar €’nun üstünde gelir sağladığı belirtilmektedir. Coğrafi İşaretlerle dünyada yıllık 200 milyar doların üzerinde bir katma değer oluşturulmaktadır. Avrupa Birliği (AB), Coğrafi İşaretlerden yıllık 75 milyar dolarlık bir katma değer sağlamaktadır. Geleneksel ürün adedi ve çeşitliliği açısından zengin potansiyele sahip olan ülkemizde coğrafi işaretli ürünlerin arttırılmasının ekonomik büyümeye sağlayacağı katkı şüphesiz ki dikkate değer ölçülerde olacaktır.

Yukarıda bahsettiğimiz söz konusu yaratıcı ticari inovasyon ve etkili marketing programlarından bir diğeri de  “gastronomi turizmi” dir. Gastronomi turizmi; yerli ve yabancı turistlerin yöresel ve geleneksel lezzetleri tatmak ve farklı mutfak deneyimleri yaşamak amacıyla yaptıkları seyahat ve konaklamalara verilen bir addır. Günümüz tüketicileri “fast food” kültürünün toplum ve yaşam üzerindeki olumsuz etkilerine bir tepki olarak “slow food” (yavaş yemek) adı verilen, homojenleşen yemek kültürüne karşı yerel ve doğal yiyeceklerin önemini savunan bir trende yönelmektedir. İşte tüm bu ihtiyaç, talep ve yönelişler aslında büyük ticari fırsatlarda yaratmaktadır.

Peki buraya kadar anlattıklarımızın Türk Tavukçuluğu ile ne alakası var? Bu sorunun cevabını daha anlaşılır bir şekilde verebilmek için yine günümüzden bir örnek vermek istiyorum. Fransızların Bresse Tavuğu. La Bresse, Fransa’nın kuzeyindeki Grand Est’deki Vosges bölümünde yer alan 4200 nüfuslu  küçük bir kasabadır. Bu küçük Fransız kasabasını dünyaca meşhur bir üne kavuşturan en büyük özelliği ise; adıyla anılan tavuklarıdır. Daha doğrusu bu tavukların etinin lezzetidir. Sadece Bresse Tavuğu etinden menüler çıkaran seçkin restoranların ünü dünyaya yayılmış durumda. Fransızlar Bresse Tavuğuna tabiri caizse gözü gibi bakıyorlar. “Appellation d’Origine Controlee” adı verilen sıkı bir kontrol sistemiyle üretim süreçleri takip edilen Bresse Tavuk üretiminin taklitlerinden korunması, safkanlığı ve yetiştirme koşulları garanti altına alınmış oluyor. Bu kontrol sistemi; dünyada bir tavuk için oluşturulmuş tek kontrol sistemi olarak biliniyor. Resmi denetim altında tutulan kuluçka tesisleri, bir günlük Bresse civcivlerini, resmi lisanslı 500 üreticiye satıyor ve her tesisin üretim kapasitesi 500 bireyle sınırlı. Üreticilerin her tavuk için 10 m2 çayırlık alan sunması zorunlu. Fransızlar küçücük bir kasabaya ait Bresse Tavuğunu coğrafi işaretleme sistemi ile gastronomi turizmine sunarak çok başarılı bir katma değer oluşturmuşlar. Oluşturdukları bu katma değer, büyük üne kavuşan bir markaya dönüşerek Fransa’nın lüks restoranlarında seçkin tüketicilere ulaşmakta.

Ülkemiz bulunduğu coğrafyanın jeolojik konumu gereği çok fazla bir bio çeşitliliğe sahiptir. Gen kaynakları bakımından çok zengindir. Yerli tavuk türleri bakımından da hatırı sayılır bir çeşitliliğe sahip bulunmaktadır. Fakat ne acıdır ki, sahip olduğumuz bu bio çeşitliliğe ve gen kaynaklarına yeterince sahip çıkamadığımızda bir gerçektir. Tavuk türlerimiz üzerinden durumu özetleyecek olursak; bilinen 5 yerli tavuk ırkımızdan ancak iki türün (Denizli ve Gerze) ırk tescili yapılmış ve yine sadece bu iki türe ait koruma kolonisi mevcuttur. Tüm dünyaca meşhur Sultan tavuğumuz maalesef ki ülkesinde pek bilinmemektedir. Osmanlı sonrası ülkemizde nesli tükenen Sultan Tavuğu 1999 yılında bazı özverili hobicilerin fedakarlık ve gayretleriyle anavatanına geri dönebilmiştir. Eskilerin Cin Tavuğu dedikleri ülkemizin tek bantam türü olan İspenç tavuklarının ırk tescil çalışmaları Akdeniz Üniversitesi öğretim görevlisi Yardımcı Doç. Dr. Demir Özdemir hocamızın özverili çalışmaları sonucu tescil edilmeye çalışılmaktadır. Doğu Karadeniz yörelerinde yayılım gösteren Gugulli tavuklarıyla ilgili bildiğimiz kadarıyla hiçbir ciddi çalışma yapılmamıştır. Maalesef ki yerli tavuklarımızla ilgili süreçler bazı özverili hobici ve akademisyenlerin gayretleriyle sürdürülmektedir. Devletimizin yetkili kurumlarının olması gereken çalışmaları yapmaması çok üzücü.  Bu konular ile ilgili zaman zaman yetkili kişilerle yaptığımız ziyaret ve görüşmelerde konunun ciddiye alınmaması, umursamaz ve duyarsız yaklaşımların sergilenmesi açıkçası içinde bulunduğumuz durumun en önemli sorunsallarından biri olarak karşımıza çıkmaktadır.

Yakın çevremden birçok akrabam ve arkadaşım artık tavuk eti yemiyorlar. Aslında bu şekilde tutum sergileyen insanlar günümüz toplumunda hiç az değiller ve gün geçtikçe sayıları artıyor. Genel kanaatleri 45 günde kesime gelen tavukların doğallıktan uzak, hormonlu ve GDO’lu olduğu düşüncesi. Bu kanaat ve tutumlarında ne kadar haklılar bilmiyorum, bu konuda kesin kanaatlere sahip değilim. Ama ortada bir vaka, bir olgu var. Bu insanlar tavuk yemekten vazgeçiyorlar. Peki tavuk eti yemekten vazgeçen bu insanların bu kanaat ve tutumlarını değiştirebilecek alternatif bir çözüm sunulabilir mi? Yani onları tavuk etinden uzaklaştıran iddiaların aksine safkan, doğal ortam ve yöntemlerle yetiştirilmiş lezzetli tavuklar sunmak alternatif bir çözüm olabilir mi? Ben bu konuda çok iyimser fikirlere sahibim. Bizim et verimi yüksek ve etinin lezzeti meşhur yerli safkan tavuk ırklarımız var. Denizli ve Gerze ırklarının verimliliğine dair Neval Özdoğan Hanım’ın yaptığı değerli bir akademik çalışmada mevcut. 1930 yılında “Asri Tavukçuluk” isimli kitabı yazan Salih Zeki söz konusu eserinde Gerze Hacı Kadın Tavuklarının etinin lezzetiyle meşhur olduğundan bahseder. Denizli Horozları Dernek Başkanı Hasan Sağlam ile yaptığımız bir sohbette Denizli Horozlarının et veriminin yüksek ve etinin çok lezzetli olduğundan bahsetmişti. Yerli ırklarımızdan olan Denizli ve Gerze Tavuklarının et veriminin ve lezzetinin çok yüksek olmasına karşılık entansif üretimi ülkemizde mevcut değil. Lalahan Hayvancılık Merkez Araştırma Müdürlüğüne yapmış olduğum bir ziyarette yetkililer kurum bünyesinde, 500 bireyden oluşan Denizli koruma kolonisi ve 250 bireyden oluşan Gerze koruma kolonisinin mevcut olduğunu söylemişlerdi. Folluk Dergisi 2. Sayısında hazırlamış olduğum Gerze Hacıkadın Tavuklarına dair araştırma yazımda elde ettiğim verilere göre günümüzde ülkemizdeki Gerze Tavuğu sayısının 500 bireyin altında olduğu sonucuna ulaşmıştım. Eğer öyleyse durum açısından tehlike çanları çalıyor demektir. Sahip olduğumuz bu değerleri koruyamadığımız gibi elde etmemiz muhtemel potansiyelden de mahrum kalıp yararlanamıyoruz.

Sonuç olarak bu yazımda dikkat çekmek istediğim hususları şu şekilde özetleyebilirim;

1)Yerli ırklarımızı koruyup onların sahip oldukları entansif potansiyelden yararlanmalıyız.

2)Safkan, doğal ortam ve yöntemlerle yapılacak bir yetiştiricilikle tavuk eti tüketmekten vazgeçen bir tüketici kitlesine alternatif bir çözüm ve pazar sunulabilir.

3)Coğrafi İşaret kavramıyla Denizli ve Gerze bölgelerimizde yöreseli ve doğalı arayan tüketicilere sunulacak bir arz oluşturulup kalkınma ve istihdama katkı sağlanabilir.

4)Fransa Bresse örneğinde olduğu gibi, Denizli ve Gerze yörelerinde ziyaretçilere enfes lezzetli tavuk etinden yapılmış menüler sunarak gastro turizmi açısından cazibe merkezleri oluşturulabilir.

Sorunlarımız üzerine kafa yorup dertlenmeli, fikir üretip fikirleri gerçeğe dönüştürmek için çok çalışmalı, sahip olduğumuz değerlerin farkına varıp sahip çıkmalı ve potansiyellerinden rantabıl anlamda yararlanmalıyız.

Erkan Filiz
Erkan Filizhttps://www.follukdergisi.com
1980 Edirne doğumlu evli ve bir kız çocuk babası. İstanbul Süs Tavukları ve Bahçe Hayvanları Yetiştiricileri Derneği’nin Eski Genel Sekreteri, Sultan Tavukları Kulübü’nün Kurucu Başkanı ve halen Başkan Yardımcılığı görevini üstlenmektedir. Folluk Dergisi’nin kurucusu ve editörlüğünü yürütmektedir. Tavukçuluk, Kanatlı Yetiştiriciliği ve evcil hayvan malzemeleri sektörlerinde faaliyet gösteren ticari işletmelerinde iş hayatını sürdürmektedir.

Popüler