spot_img
Ana SayfaHobicinin El kitabıÇiftlikten Çatala Beyaz ve Kırmızı Etin Çevresel Etkileri

Çiftlikten Çatala Beyaz ve Kırmızı Etin Çevresel Etkileri

Çiftlikte Çatala Beyaz ve Kırmızı Etin Çevresel Etkileri

Hayvancılık sektörünün, sera gazı emisyonları üzerinde büyük etkileri bulunmaktadır. Hayvan tedarik zinciri boyunca metan (CH4), azot oksit (N2O) ve karbon dioksit (CO2) gazları ortaya çıkmaktadır. Çıkan gazların %50’sini CH4 gazı oluşturmaktadır. Hayvan tedarik zincirinden kaynaklanan emisyonlar dört ana başlık altında toplanmaktadır. Bunlar: enterik fermantasyon, gübre yönetimi, yem üretimi ve enerji tüketimidir [1, 2]. Enterik fermantasyon; geviş getiren canlıların sindirim işlemi sırasında üretilen CH4 gazını oluşturmaktadır. Geviş getirmeyen canlılarda da sindirim sırasında CH4 gazı ortaya çıkmasına rağmen, geviş getiren türlere göre miktar olarak çok düşüktür. Yem kalitesi, fermantasyon sırasında açığa çıkan emisyonları doğrudan etkileyebilmektedir. Özellikle yem içerisindeki lif miktarı arttıkça, açığa çıkan CH4 emisyonları da artmaktadır. Enterik fermantasyon tedarik zincirinden kaynaklanan emisyonlar içerisinde en yüksek emisyon değerlerini açığa çıkarmaktadır [1, 2].

Gübre hem CH4 hem de N2O kaynağı olarak işlev görmektedir. Organik maddenin anaerobik ayrışması sırasında CH4 salınmaktadır. Farklı gübre yönetim sistemleri farklı emisyon seviyelerine yol açabilmektedir. Genel olarak, gübre likit sistemlerde (lagünler veya göletler) depolandığında ve işlendiğinde metan emisyonları daha yüksektir; kuru gübre yönetim sistemleri ise N2O emisyonlarını destekleme eğilimindedir. Gübre yönetimi tedarik zincirinden kaynaklanan emisyonlar içerisinde ikinci sırada yer almaktadır [1, 2].

Yem üretimi ile ilgili birkaç emisyon bulunmaktadır. CO2 emisyonları; yem bitkilerinin ve meraların ormanlar gibi doğal alanlara yayılmasından, yem bitkileri için gübre ve böcek ilacı üretilmesinden ve yem taşımacılığı ve işlenmesinden kaynaklanmaktadır. N2O emisyonları ise; azotlu gübrelerin kullanımı ve hem meralarda hem de tarlalarda doğrudan gübre uygulamalarından kaynaklanmaktadır [1, 2]. Tüm tedarik zinciri boyunca enerji tüketimi gerçekleşmektedir. Gübre üretimi ve mahsul yönetimi için makine kullanımı, yem mahsullerinin hasadı, işlenmesi ve nakliyesi, sera gazı emisyonlarını oluşturmakta ve bu da yem üretiminden kaynaklanan emisyonların bir parçası olarak görülmektedir. Hayvan üretim sahasında havalandırma, aydınlatma, sağım, soğutma vb. için de enerji tüketilmektedir. Son olarak, hayvancılık ürünleri işlenmekte, paketlenmekte ve daha fazla enerji kullanımını içeren perakende satış noktalarına taşınmaktadır [1, 2].

Ürünlerin çevresel etkilerini analiz etmek için yaygın olarak kullanılan bir yöntem, çevresel yaşam döngüsü analizidir (LCA) [3-5]. Yaşam döngüsü analizi “beşikten mezara” kavramıyla çalışsa da, yapılan bilimsel çalışmaların çoğu sadece beşikten çiftlik kapısına kadar olan zinciri kapsamaktadır. Et için en yaygın kullanılan birim, ya karkas ağırlık ya da canlı ağırlıktır. Elde edilen sonuçların türler arasında daha iyi karşılaştırılabilmesi bakımından karkas ağırlıkları, kemiksiz et ağırlıklarına dönüştürülmüştür. Yapılan bilimsel çalışmalarda hayvancılık sektörü için karkas ağırlıkları ve kemiksiz et ağırlıkları hesapları yapılmış ve et zincirinde verim faktörleri incelenmiştir (Tablo 1). Kanatlı etinin karkas ağırlığı verimi balık, koyun ve sığır etinden yüksektir. Kanatlı etinin kemiksiz et verimi ise sığır, domuz ve koyun etinden yüksektir [6-10]. LCA sonuçları, farklı ürünlerin çevresel etkilerini göz önüne sunan bir aralık sağlamaktadır [3-5]. Et zinciri LCA analizleri incelendiğinde (Tablo 2), geviş getiren hayvanların etleri hem sera gazı hem de arazi kullanımı açısından en büyük etkiye sahiptir. Karbon ayak izi yelpazesi, özellikle sığır eti ürünleri için büyüktür. Geviş getiren hayvanların işkembesindeki fermantasyon işlemi sırasında, sera gazlarından biri olan metan gazı açığa çıkmaktadır. Sığır ve kuzu etlerinin sera gazı emisyonlarının yüksek olmasının ana nedeni budur. Kanatlı eti incelendiğinde ise hem sera gazı hem de arazi kullanımı açısından en küçük etkiye sahiptir [10].

Yaşam döngüsü analizlerinde nakliye de önemli bir yer tutmaktadır. Hayvanları beslemek için kullanılan yemin hayvanlara ulaşması ve hayvan etlerinin tüketiciye ulaşması sırasında yapılan taşımacılık karbon ayak izi miktarına katkı sağlar. Gıda ürünlerinin yaşam döngüsü zincirinde ortalama 8000 km’den fazla nakliye mesafesini hesapladığında oluşan karbon ayak izi gıdanın karbon ayak izinin sadece% 11’ini oluşturmaktadır [10, 11]. Mesafenin yanı sıra ulaşım araçları da oluşacak karbon ayak izinde önemli bir etkiye sahiptir. Büyük gemiler için, kilometrede ton başına düşen enerji kullanımı çok düşüktür. Kamyonlar kilometrede ton başına daha fazla sera gazı yaymaktadır. Hava taşımacılığı ise kamyonlardan yaklaşık 5 kat daha fazla sera gazı oluşturmaktadır [12]. Bunun yanı sıra taşıma sırasında ürünün soğutulabilmesi için ilave bir sera gazı etkisi ortaya çıkmaktadır [13]. Çeşitli LCA analizlerinde nakliye dikkate alındığında; kümes hayvanları için yem taşımacılığının toplam karbon ayak izi üzerinde ki etkisi %10iken, kanatlı etinin nakliye etkisi %12’dir [6].

 Sera gazları ve arazi kullanımına ek olarak, hayvan refahı, ötrofikasyon, böcek ilacı emisyonları, hormon kullanımı ve kaynakların tükenmesi gibi çok önemli olabilecekbaşka konular da vardır [10]. Sonuç olarak, hayvancılık sektöründen olan sığır, koyun, keçi, manda, deve ve tavuk için oluşan emisyon miktarları ele alındığı zaman, en düşük emisyon miktarlarının tavuk sektöründe olduğu görülmektedir. Çevrecilik ve emisyonlar bakımından tavukçuluk bir adım öne çıkmaktadır.

 Dilayda KANMAZ

 Polimer Yüksek Mühendisi

Kaynaklar

1.Pardo, G., et al., Greenhouse-gas mitigation potential of agro-industrial by-products in the diet of dairy goats in Spain: a life-cycle perspective. Animal Production Science, 2016. 56(3): p. 646-654.

 2.Henderson, B.B., et al., Greenhouse gas mitigation potential of the world’s grazing lands: Modeling soil carbon and nitrogen fl uxes of mitigation practices. Agriculture, Ecosystems & Environment, 2015. 207: p. 91-100.

3.KANMAZ, D., POLİMER ENDÜSTRİSİNDE SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VE UYGULAMALARI, in POLİMER MÜHENDİSLİĞİ. 2017, YALOVA ÜNİVERSİTESİ.

4.Rosen, M.A., Engineering sustainability: A technical approach to sustainability. Sustainability, 2012. 4(9): p. 2270-2292.

5.Finkbeiner, M., et al., The new international standards for life cycle assessment: ISO 14040 and ISO 14044. The international journal of life cycle assessment, 2006. 11(2): p. 80-85.

6.Blonk, H., et al., Milieueff ecten van Nederlandse consumptie van eiwitrijke producten: Gevolgen van vervanging van dierlijke eiwitten anno 2008. 2008, Blonk Milieu Advies.

7.Williams, A., E. Audsley, and D. Sandars, Determining the environmental burdens and resource use in the production of agricultural and horticultural commodities: Defra project report IS0205. Zu finden in: http://randd. defra. gov. uk/Default. aspx, 2006.

 8.Nguyen, T.L.T., J.E. Hermansen, and L. Mogensen, Environmental consequences of diff erent beef production systems in the EU. Journal of Cleaner Production, 2010. 18(8): p. 756-766.

9.Blonk, H., B. Luske, and A. Kool, Milieueff ecten van enkele populaire vissoorten. 2009: Blonk Milieu Advies.

10.Nijdam, D., T. Rood, and H. Westhoek, The price of protein: Review of land use and carbon footprints from life cycle assessments of animal food products and their substitutes. Food policy, 2012. 37(6): p. 760-770.

11.Weber, C.L. and H.S. Matthews, Food-miles and the relative climate impacts of food choices in the United States. 2008, ACS Publications.

12.Spielmann, M., et al., Transport services ecoinvent report no. 14 Swiss Centre for Life Cycle Inventories. Dübendorf Google Scholar, 2007.

13.Carlsson-Kanyama, A. and M. Faist, Energy use in the food sector: a data survey. 2000: Swedish Environmental Protection Agency Stockolm, Sweden.

Popüler